Özet Sinyal iletimi hücrede basit hücresel aktiviteleri organize eden, davranışını düzenleyen hücre haberleşmesi içindeki karışık kompleks sisteminin önemli bir parçasıdır. Hücre bilgi akışındaki ...hatalar başta kanser, otoimmünite ve diyabet gibi hastalıkların ana nedenidir. Sinyal iletimi ile ilgili metabolik fonksiyonlar genetik mutasyonlar ve tümör hücrelerinin yakın çevre problemlerinden etkilenmesinden dolayı kanser biyolojisinin en önemli konusu haline gelmiştir. Hücre sinyal iletimi detayları ile anlaşılınca, hastalıkların etkin tedavisi mümkün olacaktır. Bu bulgulara bağlı olarak ortaya konan ilk ilaç imatinib kronik myeloid lösemi tedavisine kullanılan bir protein kinaz inhibitörüdür. 1950’li yıllarda E. Krebs ve E. Fisher’in fosforilasyonu göstermesinden itibaren protein kinazlar hücre sinyal iletiminde en önemli role sahip yapılardır. Günümüzde bazı protein kinaz inhibitörleri renal kanser hücrelerinde, küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinde ve kolon kanserinde yaygın olarak kullanım alanı bulmuştur. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar sonucu kansere neden olduğu bulunan bir hedefe, ona artan bir özgünlükle bağlanan yeni moleküller geliştirilmiştir. Bu nedenle normal ve farklı kanser hücre modellerinde hücre sinyal iletiminde tüm bilinmeyenlerin ortaya konması kanserde yeni tedavi protokollerinin ortaya konmasında önemlidir. Yazımızda bir model olarak hücrede sinyal iletimi anlatılmakta, kanser tedavisine özgün hedeflere karşı geliştirilen yeni ilaçlar özetlenmektedir. Kanser biyolojisinin ilgi çeken bu yeni alanında ortaya çıkan bulguların ışığında gelişen yeni fırsatlar açıklanmaya çalışılmaktadır. Anahtar sözcükler: Sinyal iletimi, kanser biyolojisi, protein kinazlar, kişisel tedavi, büyüme faktörleri, MAP kinaz yolağı, bcl-abl füzyon proteini Abstract Cell signaling is an important part of a complex system of communication that governs basic cellular activities and coordinates cell actions. Errors in cellular information processing are responsible for diseases such as cancer, autoimmunity, and diabetes. Many of the signaling pathways that are affected by genetic mutations and the tumor microenvironment have a profound effect on core metabolism, making this topic once again one of the most intense areas of research in cancer biology. By understanding cell signaling, diseases may be treated effectively. Due to these findings imatinib is the first d ...
Sinyal iletimi hücrede basit hücresel aktiviteleri organize eden, davranışını düzenleyen hücre haberleşmesi içindeki karışık kompleks sisteminin önemli bir parçasıdır. Hücre bilgi akışındaki hatalar başta kanser, otoimmünite ve diyabet gibi hastalıkların ana nedenidir. Sinyal iletimi ile ilgili metabolik fonksiyonlar genetik mutasyonlar ve tümör hücrelerinin yakın çevre problemlerinden etkilenmesinden dolayı kanser biyolojisinin en önemli konusu haline gelmiştir. Hücre sinyal iletimi detayları ile anlaşılınca, hastalıkların etkin tedavisi mümkün olacaktır. Bu bulgulara bağlı olarak ortaya konan ilk ilaç imatinib kronik myeloid lösemi tedavisine kullanılan bir protein kinaz inhibitörüdür. 1950’li yıllarda E. Krebs ve E. Fisher’in fosforilasyonu göstermesinden itibaren protein kinazlar hücre sinyal iletiminde en önemli role sahip yapılardır. Günümüzde bazı protein kinaz inhibitörleri renal kanser hücrelerinde, küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinde ve kolon kanserinde yaygın olarak kullanım alanı bulmuştur. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar sonucu kansere neden olduğu bulunan bir hedefe, ona artan bir özgünlükle bağlanan yeni moleküller geliştirilmiştir. Bu nedenle normal ve farklı kanser hücre modellerinde hücre sinyal iletiminde tüm bilinmeyenlerin ortaya konması kanserde yeni tedavi protokollerinin ortaya konmasında önemlidir. Yazımızda bir model olarak hücrede sinyal iletimi anlatılmakta, kanser tedavisine özgün hedeflere karşı geliştirilen yeni ilaçlar özetlenmektedir. Kanser biyolojisinin ilgi çeken bu yeni alanında ortaya çıkan bulguların ışığında gelişen yeni fırsatlar açıklanmaya çalışılmaktadır.
Coexistenţa t(9;22) şi a inv(16) a fost descrisă într-un număr limitat de cazuri de LMC, LAM de novo sau LAM post chimioterapie. Raportăm un pacient cu LMC care a prezentat atât inversie de 16 cât şi ...cromozom Philadelphia şi care a evoluat spre criză blastică sub tratament cu Imatinib. Diagnosicul de laborator şi monitorizarea s-a realizat prin citometrie în flux, citogenetică convenţională şi tehnici de genetică moleculară. Inv(16), detectată prin cariotipare în clona Philadelphia pozitivă la momentul transformării blastice, a fost evaluată retrospective prin metoda real-time PCR, şi s-a dovedit a fi fost prezentă încă de la diagnostic. Biopsia de măduvă osoasă, efectuată în faza blastică a LMC, a confirmat prezenţa blaştilor aparţinând liniei mieloide, cu indicii de diferenţiere monocitoidă, frecvent asociată cu inv (16). De asemenea, cazul a asociat şi mutaţia F359V în domeniul kinazic al ABL, care determină rezistenţă intermediară la Imatinib şi Nilotinib, ceea ce a impus schimbarea terapiei cu Dasatinib. În cazul prezentat evoluţia a fost progresivă, urmată de deces ca urmare a lipsei de răspuns la inhibitorii de tirozin kinază, la 18 luni de la diagnosticare. Coexistenţa t(9; 22) şi inv(16) în LMC pare a fi asociată cu o evoluţie clinică agresivă şi rezistenţă la terapia cu inhibitori de tirozin kinază. Având în vedere numărul foarte mic de cazuri descrise în literatura de specialitate, deciziile terapeutice în cazul pacienţilor care prezintă aceste anomalii sunt încă dificile
Merkezi sinir sisteminin gerek yapı ve fonksiyonunu gerekse patolojisini hücresel düzeyde anlamada nöronal ve glial paradigma olmak üzere iki yaklaşım öne çıkmaktadır. Nöronal paradigma nöronları, ...glial paradigma ise glia hücrelerini vurgulayarak patolojiyi açıklamakta ve anlamlandırmaktadır. Beyin tümörlerinin en yaygın türlerinden biri olan glioblastoma, konumu, sağ kalım süresinin kısalığı ve ilacın hedef dokuya ulaşabilirliğinin zorluğu noktalarından özgün bir tümördür. Glioblastomalarda kemoterapötik tedavi- de gözlenen ilaç direnci, diğer tümörlerde gözlenen direnç mekanizmalarıyla uyumludur. Bu direnç mekanizmaları, tümör hücreleri- nin ilaca hassasiyetini azaltan kan beyin bariyeri ve membran transport proteinlerine bağlı olarak hücre içine ilaç girişinin azalması, DNA tamir sistemlerindeki adaptif cevap ve hedef molekülün ilaca bağlanma etkinliğinin azaltılması ve ilaçların hedef dokudaki et- kin konsantrasyonunu azaltan mekanizmalar detoksifikasyonda rol alan proteinlerdeki değişimler, tümör mikroçevresinde meydana gelen hipoksik bölgeler olmak üzere iki alt başlıkta incelenebilir. Ayrıca, onkogenlerin aktivasyonu ve apoptozisle ilişkili Bcl-2 ailesi proteinlerinin ifadesindeki düzensizliklerin de ilaç direncinin ortaya çıkışında rol aldığı bilinmektedir. Bu derlemede glioblastoma tümörlerinde görülen çoklu ilaç direncinin olası mekanizmalarını güncel literatür ışığında tanımlanarak sistemik ve bütüncül bir bakış açısı ortaya konulmaya çalışılmıştır
.180 Dok. Öğr. N. Ceren SÜMER-TURANLIGİL, Dr.Yiğit UYANIKGİL Hücre içi sinyal yolakları hücresel büyüme, farklılaşma, enflamatuar yanıt, apoptoz gibi süreçlerde ve çeşitli kimyasal uyaranlar ...karşısında hücrelerin verdikleri yanıtları düzenlemede önemli rol oynarlar. Yolaklarda yer alan çeşitli proteinlerin işlev kazandırıcı veya işlev kaybettirici mutasyonlara uğraması, kanser başta olmak üzere çok farklı klinik tablolara yol açabilir. Bu derlemede bu yolakların temel çalışma prensipleri ve ilişkili hastalıklar hakkında genel bilgiler yer almaktadır. Anahtar Kelimeler:
Cellular signaling pathways have important roles in cellular growth, differentiation, inflammatory response and apoptosis and in regulation of cellular responses under various chemical stimulators. Different proteins which belong to these pathways may be exposed to loss-of-function or gain-of-function mutations; this may lead to many clinical phenotypes including primarily cancer. In this review information about basic working principles of these pathways and diseases related to them are included.